17 Ağustos 2011 Çarşamba

bir AA+ bir BBB alalım, bir de Eurobond lütfen

A.B.D.’nin kredi notunu düşürmeyen Fitch’in kararı ve Sarkozy ile Merkel’in yeni bir Eurozone ekonomi yönetimi oluşturulacağı açıklamaları kısa ve orta vadede ekonomik büyümeyi geri getirmeyecek. Muhtemel oynaklığın önüne geçmek amacıyla finansal yatırımcılara telkinde bulunmanın ötesinde anlam taşımayan bu kararların sonuçları kısa süre içinde yansımalarını gösterecek. Bununla yetinemeyen piyasacı ekonomistler ve finansal yatırımcılar A.B.D.’nin hem kamu harcamalarını kısıp hem de kaynakları verimli bir şekilde kullanması, Avro bölgesi ülkelerinin de ortak bir Eurobond çıkararak Avrupa Merkez Bankası’nın başı sıkışan ülkenin tahvillerini alması uygulamasının son bulması önerilerini dillendiriyorlar.

Kredi derecelendirme kuruluşlarının (KDK) aldığı kararları bu ışıkta değerlendirelim. Bir KDK’nın yatırımcılara hangi ülkenin ne gibi sıkıntılarla malul olduğu konusunda bilgi vermesi ve ülkenin borç servisi hakkında kanaat yaratması bekleniyor. Kredi notunda oynaklıklar bono ve tahvil satışı aracılığıyla borçlanma karşılığında ödenecek primin miktarını belirlemede dolaylı bir rol oynuyor. Her ne kadar P.I.G.S. (Portekiz, Irlanda, Yunanistan, İspanya) olarak kısaltılan ülkelerin kredi notları borç servisi sorunları ve genel makroekonomik veriler ışığında 2010’da düşürüldüyse de kredi drecelendirme kuruluşlarının notları ile kriz arasındaki ilişki biraz sıkıntılı.

Kredi notunun değiştirilmesinin doğrudan sermaye hareketlerine etkide bulunacağını düşünmemek gerekli. Finansal yatırımcıların çeşitlilik sergilediği ve ülke iflasları ihtimali üzerinden de finansal yatırım yapıldığı düşünüldüğünde etkinin dolaylı olduğunu belirtmek gerekliyor. Buradaki dolayımlardan birisi borçluluk. Notun yükselmesiyle borçlanma maliyetinin düşmesi ve bunun borç servisini kolaylaştırması bekleniyor. Tersi de geçerli. Ancak bu dolayım bir kısır döngü yaratmaya da muktedir. Yunanistan örneğinde görüldüğü gibi ekonomik gidişatı tam anlamıyla yatırımcılara aksettiremediği kanısındaki KDK’lar kriz patlak verdiğinde hedefteki ülkenin tahvilini junk statüsüne düşürüp ülkenin borçlanma maliyetinin azalmasına vesile olacak not değişikliğinin ne kadar zor gerçekleşeceğini açıklıyorlar. Borçlanma maliyeti azalmadığı müddetçe krizden çıkış gözükmüyor. Eurozone krizinde görüldüğü üzere art arda kararlarla European Financial Stability Facility’nin borçlanma kapasitesinin arttırılması gerekiyor.

İstisna dünya parasını basan ve dünya tahvilini çıkartan A.B.D. Kredi notu düşen A.B.D.’nin tahvil getiri eğrisine bakıldığında örneğin 10 yıllık tahvil getirisinde Ağustos ayı içinde önemli değişiklikler olmadığı görülebilir. Geçtiğimiz iki hafta içindeki oynaklık Fannie Mae ve Freddi Mac’e el konulması öncesi ve sonrasındaki istikrarsızlıkla ve bunun tahvil getirilerine olan yansımasıyla karşılaştırıldığında önemsiz kalıyor. Bunun nedeni de çoğu merkez bankasının bu tahvilleri elinde tutmaya devam etmesi. Oysa 27 Nisan 2011’de Yunanistan’ın kredi notunun junk statüsüne düşürülmesi ile 10 yıllık tahvillerin getirisinde 0,82’lik bir artış gerçekleşmiş, Yunanistan’ın CDS baz puanı 1345’e fırlamıştı.

ABD tahvillerinin junk statüsüne düşürülmesi öncesinde bir hayli zaman geçmesi ve çok sayıda savaş yaşanması gerekiyor. O zamana kadar dikkat edilmesi gereken husus kredi notu değişikliğinin A.B.D. tahviline olan talebi azaltmamış olması. A.B.D. depresyon ve banka iflasları eşiğinde faizleri sıfıra yakın tutarak ve kamu harcamalarını kısarak (kısmayı planlayarak) bekleyişini sürdürüyor. A.B.D.’nin bir ülke olarak eyaletleri ya da county’leri kurtarabilmesi söz konusu olabiliyorsa, bir Avro bölgesi tahvili (Eurozone bond) çıkararak ortak bir borçlanma mekanizması oluşturulması aracılığıyla P.I.I.G.S. (İtalya’yı eklersek) kurtarılabilir şeklinde düşünülüyor. Peki çıkarılacak ortak Avro bölgesi tahvilinin kredi notu ne olacaktır. AAA mı? Çin ya da Brezilya dolar bazında çıkartılan tahvilleri satıp Eurozone bond’lara rağbet eder mi? Sahi makroekonomik veriler dikkate alındığında ve olası bir tahvilin olası yüksek kredi notunun arkasındaki ülke olarak nitelenebilecek Almanya %0,1 büyümeye devam ederse ne olur? Almanya’nın çalışkanlığından bahseden yorumcuların arsızlığı ile uğraşmamak lazım. Ancak yeni açıklanan rakamlar onlara bir şey anlatmıyorsa da olası bir Eurobond ve getiri eğrisinin seyri çözümsüzlüğü daha net açıklayabilir; çünkü Eurozone bond’un kredi notu ve bu notun değiştirilmesi ile gerçekleşecek oynaklık dünya tahvilinin getiri eğrisinin seyrinden çok Yunanistan tahvillerindeki oynaklığa yaklaşacaktır.